Arama için buraya yazın...

GENEL BAŞLIKLAR

Monday, 14 August 2017

Başlarken

Türkçe ve Arapça'nın Etkileşimi

Allah’ın adıyla (bi ismi Allahi),

İlk yazımızda bu bloğun yaratılmasının ardındaki nedenleri sizler ile paylaşmak isterim...

Dünyada 11 Eylül saldırıları sonrasında başlayan ve bir süredir de İslamofobi olarak adlandırılan İslam dinine karşı olan korku, son zamanlarda daha da ivme kazanarak neredeyse İslam terör dinidir dedirtecek boyutlara ulaşmıştır. Bu algı neden oluşuyor yada nasıl oluşturuluyor bunlar bizim ilgi alanımıza girmiyor. Türkiye’deki veya çevre ülkelerdeki politik durum ve siyasal gelişmeler de bizim ilgi alanımıza girmiyor. Bizim ilgilendiğimiz dinimiz olan İSLAM’ı öğrenmek, daha iyi anlamak ve sonrasında doğru anlayamayanlara doğrusunu anlatmak ve inancın politikaya alet edilmesinin ön
ne geçebilmektir. 

Tabi bu nokta, arapça bilmeyenlerin – ki burada vurgulanmak istenen sadece Türkçe bilenlerdir – tıkandığı noktadır. Çünkü dinimiz İslam’ın kutsal kitabı olan Kur’anı Kerim Allah’dan Cebrail aracılığı ile Peygamberimiz Muhammed’e iletilmiş ve Peygamberimiz Muhammed bunu toplumuna arapça bildirmiştir.

Burada bazı saptamalar yapmak gereklidir çünkü bunları anlamak önemlidir. 1) Türkler türkçe konuşurlar. 2) Araplar arapça konuşurlar. 3) Persler yani İranlılar farsca konuşurlar. Bu üç insanı bir araya getirseniz birbirini anlamazlar. Türkiye tarihine damgasını vurmuş Osmanlı tarihi süresince, Osmanlı topraklarının Arap yarımadası ve arapça konuşan kuzey Afrika ülkelerine kadar yayılması neticesinde Osmanlı himayesinde arapça konuşanlar ve kısmen de farsça konuşanlar ciddi bir nüfus oluşturmuştur. Böylelikle arapça konuşan toplulukları yönetebilmek için arapça bilmek de bir gereklilik olmuştur. Ve sonucunda arapça sözcükler Osmanlı’nın resmi kurumlarına girmiş, türkçe ve arapça arasında sözçük değişimleri yaşanmış hatta arapça alfabesi türk dilinde kullanılmıştır.

Osmanlı döneminde dil sanatı yani edebiyat ise Pers etkisi altındadır. İranlı birçok din bilgini, yazar ve şairin dönemlerine damga vurmuş eserleri Osmanlı saltanatı tarafından incelenmiş, beğenilmiş ve kullanılmıştır. Bu durum doğal olarak farsça terimlerin de Osmanlı diline girmesine yol açmıştır. Ancak farsça terimlerin arapça terimlerden daha az oluşu farsça kullanımın genellikle saraylar ile sınırlı kalmış ve sanat dili olarak kullanılmış olmasındandır. Farsça yazılı belgeler genelde sanat eseri değerinde olduğundan bu bilgi ve belgeler halka kadar ulaşamamıştır. 

Peki arapça kelimeler nasıl oldu da türkçeye bu kadar hakim oldu? Bu sorunun cevabı İslamiyet’dir. Osmanlı döneminde her köy ve kasabada devlet kurumları ve yetkilileri bulunmaz iken mutlaka bir cami ve hocası vardı. Bu hocalar ya arapça bilenlerden seçilmişlerdi yada arapça okumayı öğrenmişlerdi. Aslına bakarsanız öğrenmeleri de gerekmiyordu çünkü Osmanlı arap alfabesini kullanıyordu. Bu bir kolaylık idi çünkü arapça metinleri okuyabiliyorlardı. Ancak şunu bilmek çok önemlidir ki okuyabilmek anlayabilmeyi gerektirmiyor. Bugün dahi birçok din hocası arapça okur ancak anlayamaz, bu normaldir. 

Tabi din hocaları zaman içerisinde arapça diline hakim olamadılar belki ama dinin gerektirdiği bilgilere ve sözcüklere hakim oldular ve bunlar halka anlatılarak hayata kazandırıldı. Bunun dışında yerel yönetimlerin de arapça sözcük bilgileri arttı ve bu sözcükleri günlük yazışma belgelerinde kullanmaya başladılar. Bu durum özellikle o zaman ki adalet sisteminin temeli olan “kadılık” görevini yapan yetkililer için geçerli idi. Çünkü Osmanlı nüfusu içerinde azımsanmayacak bir arap nüfusu vardı ve adalet söz konusu olduğunda bölgenin kadısı devreye giriyor ve anlaşma sağlamaya çalışıyor idi. Kadı adaleti ve adaletin temelini oluşturan Kur’anı Kerimi de bilmek durumundaydı ki adalet dağıtabilsin. Zaten neden bugünün mahkeme salonlarında kullanılan dili anlayamıyoruz ki?! Çünkü çoğu sözcük arapça!

Burada bir noktaya değinmek çok gereklidir. Diller arasında sözcük alışverişi yapıldığında her sözcük gerçek anlamında diğer dile geçmeyebilir. Bunun da çeşitli nedenleri vardır ancak bu nedenler tek tek ortaya dökmek bizim işimiz değil. Sadece şunu bilelim ki bazı kelimeler arapçadaki anlamlarının zıt anlamında türkçeye geçmiştir (örnek tasarruf). Bu çok önemlidir neden? Çünkü arapça bir metinde - ki konumuz gereği bu metin Kur’anı Kerim’dir – görmüş olduğunuz bu “tasarruf” kelimesini okuduğunuzda sizin okuduğunuz ve anladığınız ile yazıda anlatılan tam ters anlamı verecektir. Bu şu demektir; arapça bir metin okurken bildiğiniz türkçe-arapçayı değil, arap-arapçasını kullanın. Yani ‘azap’, ‘zulüm’, ‘darbe’, ‘müslüman’, ‘iman’, ‘kafir’, ‘günah’, ‘haram’ ... kelimelerini kullanırken bir arap gibi kullanın bir türk gibi değil. Çünkü Kur’an arap kavmine onlar anlasınlar diye kavmin kendi dilinde inmiştir.

Peki bu neyi değiştirir? Aslında önemsiz gibi görünen bu durum Türk toplumlarının inancı üzerinde ve inancını anlaması yönünde çok dramatik sonuçlara neden olmuştur. Burada her bir etkiyi anlatmak uzun sürecektir ancak tek bir temel noktayı belirtmek önemlidir. Türkçe’de kullanılan ve yukarıda örnek verilen ‘islam’, ‘müslüman’, ‘iman’, ‘kafir’, ‘günah’, ‘haram’ gibi kelimeler arapçadaki gerçek anlamlarını kaybetmiş ve türk dilinde dini terimler haline gelmişlerdir. Oysa ki bu kelimeler arapçada günlük olarak kullanılan kelimelerdir. Allah Kur’anı Kerim’de teknik bir dil kullanmamış yeni tanımlamalar yapmamıştır. Bu tanımlamalar Türkler İslamiyet’e geçtikten sonra gereklilik üzerine din adamları tarafında yapılmıştır. Aradan zaman geçip de aslı unutulunca bu tanımlamalar yüz yıllar boyu bizlere din terimleri olarak okutulmuş ve gerçek Kur’an dini ve dili duvarda asılı kalmış ve okunamamıştır.

Günümüzde, bilgi erişiminin kolaylaştığı bu günlerde ise eğer bizler hala daha bu kutsal kitabı okuyup anlayamıyorsak ve Kur-an’da  da yazıldığı üzere bu kutsal belgenin gizlenmiş, karartılmış noktalarını gün yüzüne çıkartamıyorsak bu artık din adamlarının değil bizlerin sorumluluğudur.
Bizler bu sorumluluk çerçevesinde hareket ediyoruz ve edeceğiz,

Allah’ın izni ile başarılı olacağız.

No comments:

Post a Comment

Yorumlarınızı ve isteklerinizi buradan iletebilirsiniz.
Yada anlaveinan@gmail.com adresine gönderebilirsiniz. İletileriniz paylaşılmasını istemediğiniz durumlarda yayımlanmayacaktır.

Beğenilenler