Türkçe ve Arapça'nın Etkileşimi
Allah’ın adıyla (bi ismi Allahi),
İlk yazımızda bu
bloğun yaratılmasının ardındaki nedenleri sizler ile paylaşmak isterim...
Dünyada 11 Eylül
saldırıları sonrasında başlayan ve bir süredir de İslamofobi olarak
adlandırılan İslam dinine karşı olan korku, son zamanlarda daha da ivme
kazanarak neredeyse İslam terör dinidir dedirtecek boyutlara ulaşmıştır. Bu
algı neden oluşuyor yada nasıl oluşturuluyor bunlar bizim ilgi alanımıza
girmiyor. Türkiye’deki veya çevre ülkelerdeki politik durum ve siyasal
gelişmeler de bizim ilgi alanımıza girmiyor. Bizim ilgilendiğimiz dinimiz olan
İSLAM’ı öğrenmek, daha iyi anlamak ve sonrasında doğru anlayamayanlara doğrusunu
anlatmak ve inancın politikaya alet edilmesinin ön
ne geçebilmektir.
ne geçebilmektir.
Tabi bu nokta, arapça bilmeyenlerin – ki burada vurgulanmak istenen sadece Türkçe
bilenlerdir – tıkandığı noktadır. Çünkü dinimiz İslam’ın kutsal kitabı olan Kur’anı
Kerim Allah’dan Cebrail aracılığı ile Peygamberimiz Muhammed’e iletilmiş ve Peygamberimiz
Muhammed bunu toplumuna arapça bildirmiştir.
Burada bazı
saptamalar yapmak gereklidir çünkü bunları anlamak önemlidir. 1) Türkler türkçe
konuşurlar. 2) Araplar arapça konuşurlar. 3) Persler yani İranlılar farsca
konuşurlar. Bu üç insanı bir araya getirseniz birbirini anlamazlar. Türkiye tarihine damgasını vurmuş Osmanlı tarihi süresince, Osmanlı topraklarının Arap
yarımadası ve arapça konuşan kuzey Afrika ülkelerine kadar yayılması
neticesinde Osmanlı himayesinde arapça konuşanlar ve kısmen de farsça
konuşanlar ciddi bir nüfus oluşturmuştur. Böylelikle arapça konuşan
toplulukları yönetebilmek için arapça bilmek de bir gereklilik olmuştur. Ve sonucunda
arapça sözcükler Osmanlı’nın resmi kurumlarına girmiş, türkçe ve arapça arasında sözçük
değişimleri yaşanmış hatta arapça alfabesi türk dilinde kullanılmıştır.
Osmanlı döneminde
dil sanatı yani edebiyat ise Pers etkisi altındadır. İranlı birçok din bilgini,
yazar ve şairin dönemlerine damga vurmuş eserleri Osmanlı saltanatı tarafından
incelenmiş, beğenilmiş ve kullanılmıştır. Bu durum doğal olarak farsça
terimlerin de Osmanlı diline girmesine yol açmıştır. Ancak farsça terimlerin arapça terimlerden daha az oluşu farsça kullanımın genellikle saraylar ile
sınırlı kalmış ve sanat dili olarak kullanılmış olmasındandır. Farsça yazılı
belgeler genelde sanat eseri değerinde olduğundan bu bilgi ve belgeler halka kadar ulaşamamıştır.
Peki arapça
kelimeler nasıl oldu da türkçeye bu kadar hakim oldu? Bu sorunun cevabı İslamiyet’dir.
Osmanlı döneminde her köy ve kasabada devlet kurumları ve yetkilileri bulunmaz
iken mutlaka bir cami ve hocası vardı. Bu hocalar ya arapça bilenlerden
seçilmişlerdi yada arapça okumayı öğrenmişlerdi. Aslına bakarsanız öğrenmeleri de gerekmiyordu
çünkü Osmanlı arap alfabesini kullanıyordu. Bu bir kolaylık idi çünkü arapça metinleri
okuyabiliyorlardı. Ancak şunu bilmek çok önemlidir ki okuyabilmek anlayabilmeyi
gerektirmiyor. Bugün dahi
birçok din hocası arapça okur ancak anlayamaz, bu normaldir.
Tabi din hocaları zaman içerisinde arapça diline hakim olamadılar belki ama dinin gerektirdiği
bilgilere ve sözcüklere hakim oldular ve bunlar halka anlatılarak hayata
kazandırıldı. Bunun dışında yerel yönetimlerin de arapça sözcük bilgileri arttı
ve bu sözcükleri günlük yazışma belgelerinde kullanmaya başladılar. Bu durum
özellikle o zaman ki adalet sisteminin temeli olan “kadılık” görevini yapan yetkililer
için geçerli idi. Çünkü Osmanlı nüfusu içerinde azımsanmayacak bir arap nüfusu
vardı ve adalet söz konusu olduğunda bölgenin kadısı devreye giriyor ve anlaşma
sağlamaya çalışıyor idi. Kadı adaleti ve adaletin temelini oluşturan Kur’anı
Kerimi de bilmek durumundaydı ki adalet dağıtabilsin. Zaten neden bugünün mahkeme
salonlarında kullanılan dili anlayamıyoruz ki?! Çünkü
çoğu sözcük arapça!
Burada bir
noktaya değinmek çok gereklidir. Diller arasında sözcük alışverişi yapıldığında
her sözcük gerçek anlamında diğer dile geçmeyebilir. Bunun da çeşitli nedenleri
vardır ancak bu nedenler tek tek ortaya dökmek bizim işimiz değil. Sadece şunu
bilelim ki bazı kelimeler arapçadaki anlamlarının zıt anlamında türkçeye
geçmiştir (örnek tasarruf). Bu çok önemlidir neden? Çünkü arapça bir metinde -
ki konumuz gereği bu metin Kur’anı Kerim’dir – görmüş olduğunuz bu “tasarruf”
kelimesini okuduğunuzda sizin okuduğunuz ve anladığınız ile yazıda anlatılan tam ters anlamı verecektir. Bu şu demektir; arapça bir metin okurken bildiğiniz türkçe-arapçayı
değil, arap-arapçasını kullanın. Yani ‘azap’, ‘zulüm’, ‘darbe’, ‘müslüman’, ‘iman’,
‘kafir’, ‘günah’, ‘haram’ ... kelimelerini kullanırken bir arap gibi kullanın
bir türk gibi değil. Çünkü Kur’an arap kavmine onlar anlasınlar diye kavmin kendi
dilinde inmiştir.
Peki bu neyi
değiştirir? Aslında önemsiz gibi görünen bu durum Türk toplumlarının inancı
üzerinde ve inancını anlaması yönünde çok dramatik sonuçlara neden olmuştur. Burada
her bir etkiyi anlatmak uzun sürecektir ancak tek bir temel noktayı belirtmek
önemlidir. Türkçe’de kullanılan ve yukarıda örnek verilen ‘islam’, ‘müslüman’, ‘iman’,
‘kafir’, ‘günah’, ‘haram’ gibi kelimeler arapçadaki gerçek anlamlarını
kaybetmiş ve türk dilinde dini terimler haline gelmişlerdir. Oysa ki bu kelimeler
arapçada günlük olarak kullanılan kelimelerdir. Allah Kur’anı Kerim’de teknik
bir dil kullanmamış yeni tanımlamalar yapmamıştır. Bu tanımlamalar Türkler
İslamiyet’e geçtikten sonra gereklilik üzerine din adamları tarafında yapılmıştır. Aradan zaman geçip de aslı unutulunca bu tanımlamalar
yüz yıllar boyu bizlere din terimleri olarak okutulmuş ve gerçek Kur’an dini ve dili duvarda asılı kalmış ve okunamamıştır.
Günümüzde, bilgi erişiminin
kolaylaştığı bu günlerde ise eğer bizler hala daha bu kutsal kitabı okuyup
anlayamıyorsak ve Kur-an’da da yazıldığı
üzere bu kutsal belgenin gizlenmiş, karartılmış noktalarını gün yüzüne çıkartamıyorsak
bu artık din adamlarının değil bizlerin sorumluluğudur.
Bizler bu
sorumluluk çerçevesinde hareket ediyoruz ve edeceğiz,
Allah’ın izni ile
başarılı olacağız.
No comments:
Post a Comment
Yorumlarınızı ve isteklerinizi buradan iletebilirsiniz.
Yada anlaveinan@gmail.com adresine gönderebilirsiniz. İletileriniz paylaşılmasını istemediğiniz durumlarda yayımlanmayacaktır.