Arama için buraya yazın...

GENEL BAŞLIKLAR

ARAPÇADA İSİMLER II

Adlar ile ilgili ilk yazımızda genel olarak özetlediğimiz durum eklerinin kullanımı hakkında biraz daha bilgi vermek yerinde olacaktır. Öncelikle sözcüğümüze ilk aldığımız ek durum ekimizdir ki yalın hal durum eki için bu ‘-u’ ekidir. Yani ‘kitabu: kitap’ demektir. İkinci ekimiz isim belirsiz olduğunda gelir ki bu da ‘–u’ dur. Yani ‘kitabuu: (herhangi bir) kitap’ demektir. Arapça dilbilgisi kurallarında bu iki ek, sözcük sonuna yazılırken ‘tanwiin:-n ile sonlandırma’ şeklinde yazılır, yani ikinci ‘u’ yerine ‘n’ harfi yazılır. Bu durumda yalın ve belirsiz olan ‘kitab’ sözcüğü ‘kitabun’ olarak yazılır. Diğer ‘tanwiin’ ekleri de benzer şekilde oluşmuştur yani öznel durumdaki belirsiz isim ‘–an’ eki, nesnel durumdaki belirsiz isim ‘–in’ eki alır.

Belirli isimler, ilk yazımızda belirtmiş olduğumuz gibi ‘al-’ ön eki ile kullanılır (bkz. Arapçada isimler I). Belirli isimlerin okunuşunda yada söylenişinde de yukarıda olduğu gibi bazı özel durumlar vardır:


  • belirli bir isimden önceki sözcük eğer ‘fatha:a’ ile bitiyorsa ve belirli isim “al-“ ön eki ile başlıyor ise aradaki bir ‘fatha:a’ düşer ve iki sözcük tekmiş gibi okunur. Bu okunuş şekli yazıya yansırsa “arapça alfabe” yazımızda gösterdiğimiz ‘alif-wasla’ kullanılır. Özellikle Kur’an yazımlarında ‘wasla’ çokca kullanılmıştır.
  • bazı harfler ile başlayan sözcükler için “al-“ ön eki zaten okunmaz (bkz. Arapçada isimler I). Bu durumda fatha düşmez ve arada ‘al-‘ eki yokmuş gibi birleştirerek okunur. Ancak unutmamalıdır ki ikinci kelimenin ilk sessiz harfi ‘şaddah’ varmış gibi (iki defa) okunur.
  • son harfi sessiz harf ile biten sözcükler arkasından gelen belirli ad yada sıfat ile birlikte okunurken ise ‘fatha:a’ düşer yerine ‘kasra:i’ gelir. Örneğin, “hal al-maalik?:(o) mal sahibi misin?” derken okunuş “halilmaalik?” şeklinde olur.

Bir başka önemli nokta sözcüklerin eril yada dişil olması ile ilgilidir. Daha önce de bahsettiğimiz gibi sonu ‘taa marbuuTaa:ö:ek olan t’ ile biten sözcükler bazı özel durumlar dışında ‘dişil’dir. ‘ö’ harfine ait bazı özel durumler şöyle özetlenebilir:


  • a) bu harften önce her zaman ‘fatha:a’ gelir. ‘ö’ okunmadığından sözcük sonunda sadece ‘fatha’ duyulur.
  • b) örneğin ‘Taalabun:öğrenci’ olarak konu edilen kişi dişil ise sözcüğe ‘ö’ eklenerek sözcük dişil ‘Taalabaö: öğrenci’ yapılır ve okunmaz.
  • c) ancak bu sözcük durum eki almış ise (örneğin belirsiz adlarda kullanılan tanwiin) o zaman ‘ö’ harfi normal ‘ta:t’ harfi olarak okunur. [Taalabaöun yazılır Taalabatun olarak okunur]
  • d) bu harf ile biten ancak dişil olmayan sözcükler de vardır ki bu sözcüklerin sonundaki ‘taa marbuuTaa’ ‘h’ olarak okunur.

Son olarak sözlem sonlarındaki durum ekleri okunmaz.

Burada öneminden dolayı yinelemek istiyorum ki Kur’an yazılı bir metin olarak inmemiştir. Peygamberimiz Muhammed’in bilincine kutsal bir ilham olarak yerleştirilmiştir. Peygamberimiz bu sözleri zihninde olduğu şekli ile iletmiş ve bu sözler zamanla ‘hafızlar(ar):ezberciler’ tarafından ezberlenmiştir. Arapçada noktalama işaretlerini kullanmak pek gerekli görülmez bu nedenle Kur’anın ilk nüshalarında işaretlemeler (sesli harfler) konulmamıştır. Fakat daha sonraları Kur’anın okunuşunda değişiklikler görülünce -ki bunun bazı anlam farklılıkları yaratığı görülmüştür- işaretlemelerin kullanılmasının gerekli olduğu düşünülmüş ve Kur’an bugünkü gibi işaretlemeler ile yazılmıştır. Kur´an metninin yukarıda anlattığımız okunuş yada söyleniş kuralları ile yazılmış (okunduğu gibi yazılmış) olması Kur´an’ın ilk ağızdan duyulduğu gibi korunmak istendiğinin bir  göstergesidir ki bu da Kur’an’ın bozulmadan geldiğine bir kanıt olarak sunulabilir.       
   
Ad Sözlemleri (İsim Cümleleri)
Bu arada türkçede ‘cümle(ar): toplam, tüm’ sözcüğüne karşılık gelen ve ‘söz dizisi’ anlamında olan bir sözcük yoktur. Türkçede ‘... olan, ...içeren’ anlamında sözcük türetmekte kullanılan  ‘-lem’ eki (söylem: söylenmiş olan; gözlem: gözlenmiş olan, gözleme içeren vb.) ile bu anlama gelen bir sözcük türetilebilir düşüncesindeyim. Örnek olarak ‘sözlem: söz, sözler içeren, sözlenmiş olan, söz ile belirlenmiş olan’ anlamına gelmektedir ki bu da istediğimiz anlamı vermektedir. Bir öneri olarak bundan sonra ‘sözlem’ sözcüğünü ‘cümle’ kelimesi yerine kullanmayı seçeceğim. Dilbilgisi terimleri içerisinde ‘eylem’ ve ‘yüklem’ gibi sözcüklerin olmasından dolayı ‘sözlem’ sözcüğü ile ayrıca yapısal bir ilişki kurulmuş olacaktır ki bu da terimin benimsenmesini kolaylaştıracaktır.    

Arapçada iki tür sözcük dizisi vardır, yüklem olmayan ‘ad sözlemleri’ ve eylem bildiren ‘yüklem sözlemleri’.

Ad sözlemleri çok karmaşık olabileceği gibi çok basit örnekler de yaratabilir. Örneğin, “benim adım Muhammed” yada “Allah şahidimdir”. Burada aslında Türkçede pek değinmediğimiz ancak ingilizce dilbilgisi kurallarında temel olarak öğrendiğimiz ‘to be:olmak’ eylemi gizlidir ve ad sözlemleri bu eylem ile oluşturulur. Yani örneklerimizde “benim adım Muhammed(dir): benim adım Muhammed olur”, “Allah şahidimdir: Allah şahidim olur” anlamına gelir. Arapçada da bu aynıdır. Yani “Ben Muhammed, o Kadir: ana muhammad, huma Kadiyr” dediğimizde aslında “ben Muhammed(im), o kadir(dir) olur” anlamındadır.

No comments:

Post a Comment

Yorumlarınızı ve isteklerinizi buradan iletebilirsiniz.
Yada anlaveinan@gmail.com adresine gönderebilirsiniz. İletileriniz paylaşılmasını istemediğiniz durumlarda yayımlanmayacaktır.

Beğenilenler